İnmeli hastalarda otonom sinir sisteminin kalp hızı türbülansı ile değerlendirilmesi
Özet
Serebrovasküler olayların kardiyovasküler ve otonomik fonksiyon değişikliklerine neden olduğu yapılan klinik çalışmalarla gittikçe daha çok desteklenmektedir. Biz de çalışmamızda akut inmeli hastalarda otonom sinir sistemin serebral lokalizasyon ile ilişkisini kalp hızı türbülansı aracılığı ile değerlendirdik. Retrospektif dosya tarama temelli çalışmamıza Mayıs 2016 ile Aralık 2017 tarihleri arasında AKÜ Nöroloji Kliniğine yatan, 24 saatlik holter EKG monitorizasyonu yapılmış ve holter EKG monitorizasyonunda yeterli sayıda ventriküler erken vuru (>5) içeren 30 akut inmeli hasta (yaş 65,2±10,6) alındı. Çalışmaya inme geçirdikten sonra ilk 24 saat içerisinde hastaneye başvurmuş ve holter EKG monitorizasyonu inme geçirdikten sonra ilk 24 saat içerisinde yapılmış olan hastalar dahil edildi. Hikayesinde diyabetes mellitusu olan, atriyal fibrilasyon gibi aritmi tanısı olan, geçirilmiş inmesi olan, inme geçirdikten 24 saat sonra hastaneye başvuran, kalp protez kapağı bulunan, ileri derecede kalp yetmezliği olan, böbrek ve karaciğer yetmezliği tanısı almış olan hastalar ile kraniyal MRG'de lezyon saptanmayan hastalar tespit edilip çalışma dışı bırakıldı. Ayrıca kardiyak ritmi etkileyeceği bilinen ilaçlar sorgulanıp bu ilaçları kullanan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Anlamlı tüm çalışmalarda olduğu gibi en az 24 saatlik holter kayıtları kullanıldı. Çalışmaya alınan gruplar arasında cinsiyet, yaş, hipertansiyon, hiperlipidemi sigara kullanımı ve biyokimyasal parametreler açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı. TB ve TE değişkenleri normal ve anormal olarak sınıflandırıldıktan sonra, ayrı ayrı değişkenler olarak değerlendirildiğinde; çalışmamızda akut inme geçiren sol hemisfer lezyonlu hastalarda anormal TB ve/veya TE oranı daha yüksek olmak ile beraber sağ hemisfer ve beyin sapı–serebellum lezyonlu hastalara göre istatiksel olarak anlamlı fark bulunmadı. Ortalama değerler karşılaştırıldığında da hasta grubu ve sağlıklı kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yok idi. Sonuç olarak inmeli hastaların aritmi ve ani ölüm gibi komplikasyonlardan korunması amacıyla özellikle akut dönemde daha yakın takibi ve tedavisi prognozu olumlu yönde etkileyebilir. Bununla beraber inme sonrası otonom sinir sistemi değerlendirmek için daha geniş katılımlı, otonomik fonksiyon üzerinde etkileri olduğu düşünülen santral bölgelerin (insüler korteks, amigdaloid çekirdek ve lateral hipotalamus) özellikle değerlendirildiği ve uzun süreli prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır. Cerebrovascular events are increasingly supported by clinical trials that cause cardiovascular and autonomic function changes. In our study, we evaluated the relationship of autonomic nervous system with cerebral localization in acute stroke patients by heart rate turbulence. Our retrospective file-based study included 30 acute stroke patients (age 65,2±10,6) who were hospitalized at the AKU Neurology Clinic between May 2016 and December 2017, and a 24-hour holter ECG monitoring was performed and a sufficient number of ventricular premature beats (>5) were recorded in holter ECG monitoring. The patients were admitted to the hospital within 24 hours of stroke, and patients who underwent holter ECG monitoring within the first 24 hours of stroke were included in the study. Patients with a history of diabetes mellitus, arrhythmia such as atrial fibrillation, previous stroke, hospitalization 24 hours after stroke, cardiac prosthesis valve, severe heart failure, renal and hepatic failure and patients without cranial MRI lesions identified and excluded from study. In addition, drugs known to affect cardiac rhythm are questioned and patients using these drugs were excluded from the study. As in all studies, at least 24-hour holter records were used. No significant difference was found between the groups included in the study in terms of gender, age, hypertension, hyperlipidemia and biochemical parameters. When TB and TE variables were classified as normal and abnormal, ın our study, abnormal TB and/or TE ratio was higher in patients with left hemisphere lesion with acute stroke, but no statistically significant difference was found between patients with right hemisphere and brain stem-cerebellum lesion. When the mean values were compared, there was no statistically significant difference between the patient group and healthy control group. As a result, closer follow-up and treatment can affect the prognosis positively, especially in the acute period in order to protect the stroke patients from complications such as arrhythmia and sudden death. However, long-term prospective studies are needed to evaluate autonomic nervous system after stroke, especially in the central areas which are considered to have effects on autonomic function.
Bağlantı
https://hdl.handle.net/20.500.12933/121https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=wf-FPgY-5qjHEzEoOgvMszd8U9EoPk1RA3eDuwBHeSTzVr-gDt3uBpPS4iLLtPfq
Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [28]