THE TRANSFORMATION OF BUREAUCRACY-POLITICS RELATIONS IN TURKISH PUBLIC ADMINISTRATION: AN ANALYSIS THROUGH THE TRANSITION TO THE PRESIDENTIAL GOVERNMENT SYSTEM
Abstract
This study examines the transformation of bureaucracy–politics relations in Türkiye during the Justice and Development Party (AK Party) era and the transition to the Presidential Government System (PGS). Within the framework of the 10th Development Plan and related reforms, it evaluates structural changes in public administration, including merit-based recruitment, performance-oriented management and the expansion of e-Government and digitalization. These reforms aimed to enhance efficiency and citizen-centered service delivery while reducing the influence of tutelary institutions such as the military and judiciary. The centralization of executive authority under the presidency accelerated decision-making and redefined the bureaucracy as a structure more directly aligned with political leadership. Although the PGS seeks to eliminate dual executive authority and improve administrative coherence, it also raises concerns about excessive centralization and politicization. Overall, the study concludes that Türkiye’s bureaucracy has shifted from a tutelary and autonomous model toward a more digitalized, politically accountable, yet increasingly centralized governance framework, reflecting both modernization and the consolidation of executive power. Bu çalışma, Türkiye’de bürokrasi-siyaset ilişkilerinin dönüşümünü, Adalet ve Kalkınma Partisi dönemi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş süreci üzerinden analiz etmektedir. 10. Beş Yıllık Kalkınma Planı ve bu dönemde yürürlüğe konulan yapısal reformlar çerçevesinde kamu yönetimi alanında gerçekleştirilen değişimler ele alınmıştır. Çalışmada, kamu personel rejiminde liyakat, performans ve etkinlik temelli uygulamaların ön plana çıkarıldığı; e-Devlet uygulamalarıyla birlikte hizmet sunumunda dijitalleşme ve vatandaş odaklılığın güç kazandığı vurgulanmaktadır. Ayrıca, askeri ve yargı bürokrasisine yönelik reformlar aracılığıyla bürokratik vesayet anlayışının zayıflatıldığı ve yürütme organının tek elde toplanarak karar alma süreçlerinin hızlandırıldığı ortaya konulmuştur. Bürokrasinin tarihsel olarak siyasetin üzerinde konumlanmış bir güç odağı olmaktan çıkarılarak demokratik meşruiyet çerçevesinde siyasete tabi hale gelmesi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte daha belirgin hale gelmiştir. Bu yeni model, kamu yönetiminde verimliliği artırmayı, karar alma süreçlerinde çok başlılığı azaltmayı ve yönetim birliğini sağlamayı amaçlamaktadır. Bununla birlikte, cumhurbaşkanına verilen geniş yetkilerin yürütmede merkezileşmeyi güçlendirdiği, bürokratik yapının siyasallaşma riskiyle karşı karşıya kalabileceği de çalışmada tartışılmaktadır. Sonuç olarak, Türkiye’de bürokrasi-siyaset ilişkilerinin geleneksel vesayetçi yapıdan uzaklaşarak daha rasyonel, dijitalleşmiş ve siyasal iradeye bağlı bir yönetişim anlayışına dönüştüğü tespit edilmiştir.
Volume
15Issue
2Collections
- Öksüz Yayınlar [623]
















