Fissür örtücü olarak kullanılan materyallere diş fırçalamanın etkisinin in-vitro incelenmesi
Abstract
Pit ve fissür örtücüler çürük riski yüksek daimi büyük azı dişlerinin okluzal yüzeylerine çürüğü önlemek amacıyla uygulanan restoratif materyallerdir. Bu çalışmanın amacı rezin, giomer, cam iyonomer ve cam karbomer içerikli fissür örtücüler ile kendinden adezivli bir akışkan kompozitin yüzey özelliklerine diş fırçalamanın etkisinin in vitro koşullarda incelenmesi ve bu materyallerin başarılarının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesidir. Çalışmada fissür örtücü materyallerden hazırlanan disk şeklinde örnekler ve çürüksüz üçüncü büyük azı dişleri kullanıldı. Disk şeklinde örnekler her materyalden 24 adet olacak şekilde hazırlandı ve farklı fırçalama döngüleri için iki alt gruba ayrıldı (n=12). 120 adet çürüksüz üçüncü büyük azı dişi fırçalama işlemi için iki ana gruba ve farklı materyaller için beş alt gruba ayrıldı (n=12). Disk şeklinde örneklerden mikrosertlik, yüzey pürüzlülüğü ve SEM-EDX analizleri için başlangıç kayıtları alındı. Bu örnekler fırçalama simülatöründe 6 ay (5000) ve 12 aylık (10000) döngülerde fırçalandı. Fırçalama sonrası mikrosertlik, yüzey pürüzlülüğü ölçümleri ve SEM-EDX analizleri tekrarlanarak başlangıç verileri ile karşılaştırıldı. Dişlere üretici firmaların önerileri doğrultusunda fissür örtücü materyaller uygulandı. Dişler 6 ay ve 12 aylık fırçalama döngülerinde fırçalandıktan sonra retansiyonlarının değerlendirilmesi amacıyla görsel skorlama metodu ile skorlandı. Çalışma sonucunda mikrosertlik ve yüzey pürüzlülüğü ölçümleri ile elde edilen verilerin istatistiksel analizi Kruskal Wallis testi ve tekrarlı ölçüm düzeylerinde varyans analizi, görsel skorlama sonucu elde edilen verilerin analizi ise ki kare testi kullanılarak yapıldı. Fırçalama döngüleri sonunda tüm materyallerin mikrosertlik değerlerinde azalma gözlendi ancak bu fark akışkan kompozit (Vertise Flow, Kerr) ve cam karbomer içerikli fissür örtücüde (GCP Glass Carbomer) istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05). Tüm materyallerin yüzey pürüzlülüğü değerlerinde fırçalama döngüleri sonrasında artış gözlenmesine rağmen istatistiksel olarak anlamlı artış sadece rezin içerikli fissür örtücüde (3M Clinpro Sealant) tespit edildi (p<0,05). Fırçalama sonrası tüm materyallerin flor oranlarında azalma gözlendi. Flor oranlarındaki değişim incelendiğinde fırçalama sonunda en fazla değişim giomer içerikli fissür örtücüde (Beautiselant, Shofu) tespit edildi. Materyallerin retansiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılan görsel skorlama sonucunda en yüksek skorlar akışkan kompozit (Vertise Flow, Kerr) ve rezin içerikli fissür örtücüde (3M Clinpro Sealant), en düşük skorlar ise cam iyonomer (GC Fuji Triage) ve cam karbomer (GCP Glass Carbomer) içerikli fissür örtücülerde gözlendi. Sonuç olarak fırçalama sonrası fissür örtücü materyallerin yüzey özellikleri olumsuz yönde etkilenmiştir. Kullanılan fissür örtücüler diş fırçalama işleminden farklı oranlarda etkilenmiştir. Çalışma genelinde kendinden adezivli akışkan kompozitler cam iyonomer içerikli materyallere göre daha başarılı bulunmuştur. Pit and fissure sealants are used to prevent caries on the occlusal surfaces of permanent molar teeth with a high risk of caries. The aim of this study is to investigate the effect of toothbrushing on the surface properties of resin, giomer, glass ionomer, glass carbomer based fissure sealants and a self-adhesive flowable composite. Third molars without caries and disc-shaped samples prepared from were used in the study. Disc-shaped samples were prepared as 24 of each material and divided into two subgroups for different brushing cycles (n=12). 120 third molars were divided into two main groups for brushing and five subgroups for different materials (n=12). Initial records for microhardness, surface roughness and SEM-EDX analysis were obtained from disk-shaped samples. These samples were brushed in the brushing simulator in 5000 (6-month) and 10000 (12-month) cycles. After brushing, microhardness, surface roughness and SEM-EDX analyzes were repeated and compared with initial data. Fissure sealants were used to the teeth in line with the recommendations of the manufacturers. After the teeth were brushed in the 6-month and 12-month brushing cycles, they were scored by visual scoring method to evaluate their retention. As a result of the study, the statistical analysis of the data obtained by microhardness and surface roughness measurements were performed using Kruskal Wallis test and variance analysis at repeated measurement levels. Statistical analysis of the data obtained as a result of visual scoring was done by using chi square test. At the end of the brushing cycles, microhardness values of all materials decreased, but this difference was found statistically significant in flowable composite (Vertise Flow, Kerr) and glass carbomer based fissure sealant (GCP Glass Carbomer) (p<0,05). Although, surface roughness values of all materials increased after brushing cycles, statiscally significant increase was detected only in the fissure sealant with resin based (3M Clinpro Sealant) (p<0,05). After brushing, fluoride rates of all materials decreased. When the change in fluoride ratios was examined, the most change was detected in the giomer based fissure sealant (Beautiselant, Shofu) at the end of brushing. As a result of the visual scoring used to evaluate the retention of the materials, the highest scores were observed in the flowable composite (Vertise Flow, Kerr) and the resin based fissure sealant (3M Clinpro Sealant). The lowest scores were observed in glass ionomer (GC Fuji Triage) and glass carbomer (GCP Glass Carbomer) based fissure sealants. As a result, the surface properties of fissure sealants were negatively affected after brushing. In the study, self-adhesive flowable composites were found to be more successful than glass ionomer based materials.
URI
https://hdl.handle.net/20.500.12933/38https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=fl0Kw4p1rmMDotyKRdYv1AbR6TLHTnjbfbGhPMgzXhYvty_wnUDMZMejzcj4D-hl
Collections
- Tez Koleksiyonu [5]