Anti-HBc Testinin Bağışçı Seçimindeki Rolü, Güncel Algoritmaya Katkısı; Gülhane Deneyimi Türkiye için Örnek Model Olur Mu?
Erişim
info:eu-repo/semantics/openAccessTarih
2022Yazar
Yılmaz, SonerYazıcı, Murat
Eldemir, Sibel
Günçıkan, Mustafa Nuri
Şafak Yılmaz, Esra
Eker, İbrahim
Avcı, İsmail Yaşar
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterKünye
Yılmaz, S., Eldemir, S., Günçıkan, M. N., Şafak Yılmaz, E., Eker, İ., & Avcı, İ. Y. (2022). Anti-HBc Testinin Bağışçı Seçimindeki Rolü, Güncel Algoritmaya Katkısı; Gülhane Deneyimi Türkiye için Örnek Model Olur Mu?.Özet
Transfüzyon yoluyla bulaşan enfeksiyonların oluşturdukları riskleri azaltarak transfüzyon güvenliğini en üst düzeye çıkarabilmek için ilave ya da farklı test algoritmaları uygulanabilmektedir. Hepatit B kor antikoru (anti-HBc), bu kapsamda en sık başvurulan serolojik belirteçlerden biridir. Bu çalışmada, merkezimizde rutin tarama testleri kapsamında çalışılan anti-HBc test sonuçlarının analiz edilmesi ve oluşturulan bağışçı geri kazanım protokolünün etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya 2014-2019 tarihleri arasında kan bağışı yapmak üzere Gülhane Bölge Kan Merkezine başvuran toplam 57 191 kişi dahil edilmiştir. Tüm kan bağışları “kemiluminesans immunoassay” yöntemiyle anti-HBc (Architect i2000 SR, AXSYM, Abbott, IL, ABD) açısından taranmıştır. Anti-HBc test sonucu pozitif çıkan kişilerden kendilerine ulaşılabilenlere, bağışçı geri kazanım protokolü gereğince, hepatit B yüzey antikoru (anti-HBs) ve hepatit B virüs (HBV) deoksiribonükleik asit (DNA) testleri (ABI Prism 7500 Real time PCR system, Applied Biosystems, ABD) çalışılmıştır. Anti-HBs değeri >100 IU/ml ve HBV DNA test sonucu negatif olanlar bağışçı havuzuna dahil edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen 57 191 kan bağışçısının 5125 (%8.5)’inin anti-HBc test sonucu pozitif bulunmuştur. Bağışçıların 54 035 (%94.4)’inin erkek, 3156 (%5.5)’sının kadın olduğu belirlenmiştir. Çalışmanın yapıldığı yıllar arasındaki cinsiyet dağılımı açısından fark istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p< 0.001). En yüksek anti-HBc pozitifliği (%35.7) 60 yaş ve üzerinde olanların grubundayken, en düşük pozitiflik (%3.8) ise 18- 30 yaş grubunda tespit edilmiştir (r= 0.549, p= 0.0001). Anti-HBc seroprevalansının en yüksek olduğu yıl 2017 (%10.1), en düşük olduğu yıl ise 2014 (%7.9) olarak belirlenmiştir. Seropozitifliğin yıllar içindeki dağılımı istatiksel olarak anlamlı (p< 0.001) bulunmuştur. Çalışmada 439 bağışçının anti-HBs ve HBV-DNA test sonuçlarına ulaşılmış ve bunların 301 (%68.5)’i geri kazanım protokolü gereğince yeniden bağış yapmaya uygun olarak değerlendirilmiştir. Geri kazanım protokolü uygulanan bağışçılarda izole anti-HBc pozitiflik oranı %7.5 (33/439), HBV DNA pozitifliği ise %0.2 (1/439) olarak tespit edilmiştir. Çalışmanın yapıldığı altı yıllık süreç boyunca anti-HBc seroprevalansının %10’un altında seyretmesi, bu testin mikrobiyolojik tarama testleri kapsamında değerlendirilebilmesi adına oldukça önemli bir veridir. Ayrıca, anti-HBc testine bağlı yaşanan bağışçı kayıplarının, uygulanan bağışçı geri kazanım protokolleriyle önemli derecede azaltılabileceği görülmüştür. Anti-HBc tarama stratejisine HBV epidemiyolojisi, maliyet etkinlik ve olası bağışçı kayıpları dikkate alınarak karar verilmelidir.